Girişimcilik Meselesi // 5. Bölüm [Final]
Unutmayın: “İnsanlar kendilerine verilen vaatleri çürütmek istemezler ve bunlara inanmak için bir bahaneye ihtiyaç duyarlar.” Tabii ki, siz, siz olun asla ama asla yalan vaat vermeyin! Bir önceki girişimcilik yazımızda ticaretin döngüsünden söz etmiş ve bu döngünün birinci elementi “vaat” demiştik. Ticaretin diğer döngüleri “nasıl”, “kimsin” ve “iletişim” unsurlarıdır.
“Günde 1 saat çalışarak ayda 10 bin dolar kazanmak ister misiniz?” Bu cümleyi internet yeni doğduğu sıralarda gelen mesajlar üzerinden yıllarca duyduk. Bizde oluşturduğu bu çekim gücü vaadin kendi gücünden geliyor. Bir önceki yazımda da söz ettiğim gibi “vaat satar”. Ancak vaat, ticaretin döngüsündeki diğer etmenler birleşirse ciddi bir silaha dönüşür. Burada ikinci etmen, “nasıl” dır. Vaadi duyan insanlar kendi içlerinde ona inanmayı tercih ederler çünkü ona inanmamak kendilerine zarar verir. Bugün hepimiz günde 1 saat çalışarak 10 bin dolar kazanmayı isteriz. Dolayısı ile amacımız da bu vaadi çürütmek değil onun doğruluğunu kendimize ispat etmektir. Bunun için de bir “bahane”ye ihtiyaç duyarız ve işte o bahane de “nasıl”dır.
Verdiğiniz bu gerekçeyi de fazla sorgulamayı tercih etmez, ona inanabilmek isterler. Bu ifadem size çok mu garip geldi? Gelmesin, çünkü bu stratejiyi mükemmele yakın uygulayan Genç Parti Başkanı Cem Uzan, Temmuz 2002 yılında kurduğu partisine Kasım 2002 seçimlerinde yani sadece 4 ay gibi bir sürede yüzde 7,25 oy toplamıştı. “Mazot 1 lira olacak!”, “Fındık 14 liradan satılacak” gibi vatandaşa etki eden vaatlerini kısa, öz ve vurucu veren Uzan, daha sonrasında da televizyona çıkıp 20 saniyelik spotlarla bu vaatleri nasıl gerçekleştireceğini aktarmıştı. Unutmayın: “İnsanlar kendilerine verilen vaatleri çürütmek istemezler ve bunlara inanmak için bir bahaneye ihtiyaç duyarlar.” Tabii ki, siz, siz olun asla ama asla yalan vaat vermeyin!
Bir sonraki etmenimiz ise “Kimsin?”. İşte burada “Hakkımızda” bölümü devreye giriyor. Vaadi ve “nasıl”ı duyan müşteri “Peki, sen kimsin de bana bunları söylüyorsun,” sorusuna, “Bu şirketi dedemiz 1915 yılında kurmuştu ve dünya genelinde 50 bin üyemiz var” diyerek yanıtlamak ve siteye yerleştirmek sizi müşteriye büsbütün kabul ettirir. O yüzden tam bu aşamada geçmişinizden dilediğiniz kadar uzun söz edebilirsiniz. Ve son aşama ise “İletişim”. Şunca senedir düşünüyorum da ne kadar çok iletişim bilgisi eksik/zor bulanan site gördüm. Vaadi alan, heyecanlanan, nasılla yakınlaşan, geçmişiniz ile etkilenen kişi sizi aramak ister. Tabii, iletişim bilginiz her sayfanızda büyükçe yer alıyorsa…
Toplam 5 ay süresince girişimcilik ve iş kurmaya ilgili başlıca unsurları sizlerle paylaşmaya çalıştım. Eğer dergiler elinizdeyse tüm yazılarımıza şimdi tekrar bir baştan bakmanızı öneririm. Böylece konuyu bütünsel olarak tekrar edebilirsiniz. Sorularınız varsa maillerinizi de bekliyorum. Bu yazı dizisini ise burada sonlandırıyorum. Tüm girişimci adaylarına başarılar dilerim. Son sözüm: “Acı yoksa, kazanmak da yok.” Gelecek ay görüşmek üzere…