top of page

Kolay Para

Yazarın fotoğrafı: berkesarpasberkesarpas

Eskiden devletler Merkez Bankalarının kasalarında ne kadar altın rezervi varsa onun piyasa bedeli oranında para basabiliyordu. Ancak 1931 ve 1971 yılları sonrası alınan bir dizi karar neticesinde ülkeler altın rezervlerinden bağımsız şekilde istedikleri kadar para basabilir hale geldiler. Bu da neticede devalüasyonu hızlandırmış oldu çünkü piyasada dolaşan paranın miktarı yenileri basıldıkça sürekli olarak düştü. Bu sebeple da başta düzgün faiz vermeyi reddeden TL olmak üzere tüm para birimlerinin zamanla değeri azaldı, azalıyor.

Dolayısı ile paraların değerleri orta vadede asla artmıyor ancak basıldıkça azalıyor. Yastık altında dolar tutarsanız bu zamanla daha çok TL edebilir elbet tabi ama neticede doların da değeri daha fazla dolar basılmasıyla birlikte gene düşeceği için nihayetinde varlıklarınızı nakitte tutarsanız orta vadede daima zarar edersiniz.


Kalkar paranızı faize yatırırsanız da bundan biraz daha hallice bir durumla karşılaşırsınız. Çünkü neticede o parayı basıp dağıtan devlet yine size teklif ettiği o faizin üzerinde para basar ya da vergi toplar ki o faizi size geri ödeyebilsin. Vergiler artıkça enflasyon, para basıldıkça da devülasyon artar ve böylece de faizin kıymeti uzun vadede yine azalır. Yok gidip devletlere ait Avrovil ya da Tahvil satın alırsanız ya da altın ve gayrimenkule yatırım yaparsanız bunlar da faize oranla biraz daha iyi getiri sağlar ancak bunlara da paranızı uzun vadeli şekilde bağlamanız icap eder.


Kaldı geriyi iki opsiyonunuz: ya kendiniz iş kurup kar etmenin bir yolunu bulacaksınız ya da kar eden şirketlere borsada ortak olacaksınız. İşte bugünlerde de içerisinde bulunduğumuz bu yüksek enflasyonist ortamda herkes bu iki şıkkı konuşur oldu. Genellikle de borsadan dem vuruluyor. Öyle ya açın YouTube’u, orada zaten öyle 10-15 tane sıkı ekonomist var dinleyin onları güzelce, tavsiyelerini alın, sonra da şirketlerin hisselerini borsada alın-satın, alın-satın ve kazanın. Hem sonra iş kurmak riskli zaten biliyorsunuz. Bunun sermayesi var, kamusal yükümlülükleri var, operasyonu var, pazarlaması var, satışı var, var oğlu var… Diğer taraftan koca koca şirketler zaten fıstık gibi iş yapıyor gidin onların kağıtlarını alın, onlar kazandıkça siz de kazanın ve paralarınızı da katlayın değil mi? Değil.


Öncelikle borsada şirketlerin kağıtlarını satın almak temelde çok basitmiş gibi görünebilir ancak hangi kağıtları satın alacağınızı ve ne zaman satacağınızı nereden bileceksiniz? Ben Youtube’daki ünlü ekonomistleri dinlerim diyorsanız ben de vay halinize diyorum çünkü ekonomi tarihi o ünlü isimler gibi nicelerinin aynı anda yanıldığı sayısız örnekle dolu. 2009 yılında bir günde çok sayıda büyük banka şak diye batmıştı o zaman bunu o isimlerden kaç tanesi bilebilmişti? Covid’i ya da Ukrayna savaşını kimler tahmin etti? Kimler öngörebildi? Arkadaşlar ekonomi kavramı para politikası ya da ticaret gibi konuların çok daha ötesinde tüm insan ilişkilerinin bütününü kapsayan devasa bir üst başlıktır. Basitçe çevrenizde gördüğünüz her şey ve bunlardaki her türden irili ufaklı değişim ekonomiyi de borsayı da etkiler.


Buradaki kuantum etkiler asla tam olarak ölçümlenemez, minicik şeyler bile sonucu 180 derece değiştirebilir. İşte bu sofitikasyondan ötürü de yıllarını profesyonel borsa yatırımcılığına vermiş Warren Buffet, Charlie Munger ya da Philip Fisher gibi isimler borsada al-sata karşıdır ve başarılarını da muazzam bir ön araştırma süreci yürütmelerine, sağlam şekilde odaklanmalarına, sabretmelerine ve çok uzun yıllar boyunca da aynı şirketlere yatırım yapmış olmalarına borçludurlar.



Buffet’ın : “Kendisinin yazdığı her şeyi okurum” dediği ünlü yatırımcı Philip Fisher tarafından 1958'de yayımlanan ve hala da çok satanlar listesinde yer alan “Sıradan Hisseler Sıradışı Karlar” kitabında Fisher satın alınacak hisseler için 15 maddeden oluşan, uzun vadeye odaklanan ve yatırım öncesinde ciddi araştırmaların yapılmasına ihtiyaç duyulan maddeler yayınlamıştır. Bakın bu maddeler şöyle;

  1. Şirket düzenli artan bir satış hacmine ve pazar potansiyeline sahip mi?

  2. Şirketin ürün ve süreçleri geliştirmeye yönelik kararlılığı yüksek mi?

  3. Şirketin ArGe faaliyetlerinin büyüklüğüne oranı yeterli mi?

  4. Şirketin satış organizasyonu yeteri büyüklükte mi?

  5. Şirketin kayda değer bir kâr marjı var mı?

  6. Şirket kâr marjını korumak ve artırmak üzere neler yapıyor?

  7. Şirketin iş gücü ve personel ilişkileri iyi mi?

  8. Şirketin yönetici ilişkileri iyi mi?

  9. Şirketin yönetiminde bir derinlik var mı?

  10. Şirketin maliyet analizleri ve muhasebe denetimleri ne kadar iyi?

  11. Şirket ne türden rekabet üstünlüklerine sahip?

  12. Şirketin karlılık görünümü kısa vadeli mi yoksa uzun vadeli mi?

  13. Yakın gelecekte şirketin büyümesi için finansman maliyeti oluşacak mı?

  14. Yönetim sorunlar çıktığında yatırımcılara karşı bilgilendirme yapıyor mu?

  15. Şirketin su götürmez derecede dürüst bir yönetimi var mı?

Daha devam edeyim mi? Dostlar sizin yatırım yapacağınız şirketleri bu maddeler ışığında detaylıca araştıracak ve sıkı sıkıya da takip edecek yeterli vaktiniz var mı? Hepsi bir yana şirketlerin içini ne oranda görebileceksiniz? Şirketlerin kararları üzerinde hiçbir kontrolünüz yokken, operasyonel süreçlerine ilişkin hiçbir bilginiz yokken şirketi nasıl doğru şekilde analiz edeceksiniz? Edemeyeceksiniz. Sadece güvenmek zorunda kalacaksınız. Peki, bunca borsa kurdu uzman al-sat yapmayın, çok detaylı bir araştırma yapmadan da borsada oynamayın derken siz kulaktan dolma bilgilerle borsadan nasıl para kazanacaksınız? Arkadaşlar bu kolay yoldan para kazanma güdümünün vaktiyle ABD’de büyük buhrana yol açtığını ve büyük bir nüfusun da bu sebepten bir ara her şeyini kaybedip aç kaldığını lütfen hatırlayın. Bu işin şakası yok.

Dolayısı ile toparlarsak;

  1. Şayet borsada aktif yatırımcı olursanız borsadaki şirketlerin karı ve operasyonu üzerinde bir denetiminiz olmayacak. Kaderinizi onların kararlarına emanet edeceksiniz.

  2. Borsadaki sayısız değişkenle ilgilenmek zorunda kalacaksınız ki kimse o kadar çok sektörden ve şirketten anlayamaz.

  3. Belki farkında bile olmadan iyi getiri sağlıyor diye çevreye zarar veren bir firmayı fonlayacaksınız ve paranız kötü emeller için kullanılacak.

  4. Kendi hayat amacınıza ilişkin bir iş yapmadan esasen başkalarının hikayelerine öyle kıyıdan köşeden girip çıkacaksınız.

  5. Sürekli bir “money game” yani para oyunu için bütün hayatınızı toplam skoru artırmak adına tüketecek ve tut ki bir mucize sonucu en sonunda çok zengin de olsanız bol sıfırlar içinde hayata veda edeceksiniz. Zevk için satın alacağınız her şey de bir zaman sonra lezzet vermemeye başlayacak. Bir noktada anlam ve mana yitikliği yaşayacaksınız.

Peki ya iş kurarsanız? Elbette onun da kendine münhasır riskleri var ancak borsadan farkı sizin kendi şirketinizin içini iliklerine kadar görebilecek olmanız. Şayet kendi alanınızda bol okur, bilmeniz gerekenleri tam öğrenerek yola çıkar, istikrarlı çalışır, işinizi düzenli geliştirir, ani büyümeye odaklanmaz ve birkaç sene de sabretmeyi göze alırsanız başarılı olma ihtimaliniz çok yüksek. Kendi şirketinizi kurarsanız;

  1. Öncelikle hayat amacınıza yönelik bir iş yaparak kendinizi gerçekleştirme fırsatını yakalayabilir ve kendi hikayenizi yazabilirsiniz.

  2. Çevreye duyarlı örnek bir iş kurarak sosyal problemlerle mücadele edebilecek ve topluma hizmet edecek güçlü bir yapıyı ardınızdan miras bırakabilirsiniz.

  3. Bol okuyarak, eğitimler alarak ve sabrederek ilerlerseniz zamanla güçlü bir değer önermesi sunarak iyi kar edebilir, kendinize ve ekibinize düzgün bir gelir bağlayabilir ve neticede kaliteli bir yaşam sürebilirsiniz.

  4. Şirketinizin pozisyonunu net görebilir, yön verebilir ve kendi kaderinize kaptanlık edebilirsiniz.

Bu konudaki sözlerimi Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük holdingini kuran Vehbi Koç’un nasihati ile tamamlıyorum: “Gençler öyle birden zengin olacağım diye karmakarışık işlere girmesinler, basamakların teker teker çıkılması gerektiğini daima hatırlasınlar. Ağır giden kazanır.” Gereğini yapın dostlar. Kendi işinizi kurun, ağır gidin ve kazanın.
 
 
 

Comments


© 2004-2024 Berke Sarpaş. Tüm Hakları Saklıdır.                                         

Bu web sitesinde yayımlanan tüm yazılı ve görsel içerik TÜRKTRUST A.Ş tarafından T.C.5070 Sayılı “Elektronik İmza Kanunu” kapsamında Sarpaş Danışmanlık A.Ş. adına zaman damgası ile tescil edilmiştir. Yazılı izin olmaksızın siteden alıntı yapılması, kopyalanması ya da içeriklerin herhangi bir yolla kullanılması yasaktır. 

  • LinkedIn - White Circle
  • Grey Instagram Icon
  • Twitter
bottom of page